Sahibinden hayatlar ya da hayatının sahibi olabilmek! İşte bütün mesele bu!

Sahibinden hayat hikayeleri hayatının sahibi olabilmenin büyük önemini gösteriyor!


0

Sahibinden hayat kavramı kafanızda birtakım soru işaretleri doğuruyor mu? Acaba hayatımızın gerçekten sahibi miyiz? Yoksa sahibinden satılık ne varsa onlara elde etmek için mi yaşıyoruz? Bizi biz yapan, genç yapan, mutlu yapan şey sahip olmaya çalıştığımız maddi varlıklar mı? Yoksa mutluluk aldığımız arsalar, evler, arabalarla elde edilmiyor mu? Yaşamak için neyin hesabını yapıyoruz?

Genç kalmak ve genç yaşamak için uzmanlar hayata pozitif bakmanın önemini vurguluyor. Hayata pozitif bakarken elbette çalışmak, üretmek de büyük önem taşıyor. Ancak çalışmak, üretmek ve bir şeylere sahip olmak yaşamın kendisi olmamalı. Eğer sürekli bir şeyleri elde etme ve elde ettiklerimizle övünme, amiyane tabirle hava basmak için yaşıyorsak aslında hayatı ıskalıyoruz demektir.

Bununla birlikte hayatının sahibi olmayı başaranlar gibi genç kalmak ve genç görünmek için diğer benzersiz yöntemleri buradan keşfedebilirsiniz.            

Sahibinden bir ders!

O gün her zamanki gibi ofisine gitti. Hemen bilgisayarın başına oturdu ve çalışmaya başladı. İlk yaptığı şeylerden biri Resmi Gazeteyi okumaktı. Çünkü Resmi Gazetede devletin aldığı kararlardan nasıl para kazanırım diye bakıyordu.

Sonra sahip olanların satılık ilanlarını tıkladı. Önünde uzun bir liste vardı inceleyeceği. Fiyatı uygun bir şeylere sahip olarak para kazanma ve mal, mülk edinme hırsıyla ekrandaki ilanları incelemeye, teklif vermeye başladı.

Sahibinden hayat hikayeleri

Ekranında açılmış pencerelerde şu ilanlar vardı: “Sahibinden satılık araba, sahibinden satılık daire, sahibinden daire, sahibinden arsa, m sahibinden, sahibinden Opel Vectra, sahibinden Toyota, sahibinden Hyundai, sahibinden hasarlı, sahibinden Fulence…”

Hatta bir ara duraksadı. “Yahu benim bu ilanla ne ilgim olabilir 55 yaşında adamım, abartmışım!” dedi. İlan ne ile ilgiliydi: Sahibinden güvercin !

Kendini tutamadı, sahibinden bisiklet ilanını da tıkladı. Ne yapacaktı ki bisikleti! Osun belki ucuzdur, belki üç beş kuruş üste para kazınırdı.

Birden sol yanında ağrı hissetmeye başladı. Sigarasından derin bir nefes daha çekti. Biraz yoruldum mu ne! diye düşündü.

Ancak para hırsı gözünü kör etmişti. Ekrandan kalkamıyor, yeni ilanların peşinden görüşmeler yapıyordu. Sekreter Nurten Hanım seslendi: “Beyefendi biraz solgun görünüyorsunuz. Dinlenin isterseniz!”

Bu sahibinden Jetta ucuz mu diye düşündü. Bir iki arkadaşını aradı elinde araç varmış gibi pazarlık etti.

Felç olan hayatlar!

sahibinden- sahibinden satılık araba- sahibinden satılık daire- sahibinden satılık- sahibinden kiralık daire- sahibinden traktör- sahibinden oto- sahibinden satılık ev- sahibinden ev- sahibinden motor- sahibinden telefon- sahibinden passat- sahibinden mobil- sahibinden kiralık ev- sahibinden doblo- sahibinden opel astra- sahibinden honda civic- sahibinden ford focus- sahibinden satılık arsa- sahibinden toyota corolla- sahibinden mercedes- sahibinden hasarlı oto- sahibinden satılık oto- sahibinden jetta- sahibinden satılık traktör- sahibinden caddy- sahibinden iş ilanları- sahibinden bmw- sahibinden giriş- sahibinden fiorino- sahibinden doğan slx- sahibinden bisiklet- sahibinden broadway- sahibinden daire- m sahibinden- sahibinden arsa- sahibinden opel vectra- sahibinden toyota- sahibinden hyundai- sahibinden hasarlı- sahibinden fluence- sahibinden güvercin- sahibinden satılık doğan slx- sahibinden ford fiesta- sahibinden satılık passat- sahibinden suv- sahibinden malatya- sahibinden satılık doblo- sahibinden opel corsa- sahibinden satılık opel astra- sahibinden kango- sahibinden şahin-
Sahibinden hayatlar!

Sonra ağrılarının arttığını fark etti. Bir an önce eve gideyim diye düşündü. Birden ensesinde derin bir acıyla karışık ağrı hissetti. Gözleri bulanık görmeye başladı, dili bir şeyler söylemek istese de dönmüyordu.

Gözünün önünden geçen ibarelere artık ona acı veriyordu. Kendinde değildi ama beyni ona oyun oynuyordu sanki. Beyninden geçen kelimeler sahibinden telefon, sahibinden Passat, sahibinden traktör, sahibinden mobil, sahibinden satılık traktör, sahibinden satılık arsa, sahibinden oto, sahibinden ev, sahibinden ev, sahibinden satılık ev…

Kendine geldiğinde gözleriyle etrafı süzdü. Hastane odasındaydı. Konuşmak istedi, sesi çıkmadı. Hemşireye bakmak için doğrulmaya çalıştı ama… Aman Allah’ım, bacaklarını kıpırtadamıyordu. Nasıl olur diye düşündü.

O sırada içeriye eşi ve iki kızı geldi. Gözleri doluydu. Sarıldılar.

Damar tıkanıklığı sonucu vücut pıhtı atmış, bir pıhtı beyne gitmiş ve felç olmuştu. Konuşma ve hareket etme yeteneğini kaybetmişti. Doktorlar rehabilitasyonla kısmi bir iyileşme olabileceğini ancak hayatının bundan sonraki bölümünü bu şekilde geçireceğini belirttiler.

Düşündü. Düşündü. Düşünebiliyordu çünkü. Hayat ne kadar acımasız ve kısaymış dedi. Oysa daha sahip olmak istediği neler neler vardı! ‘sahibinden suv, sahibinden Opel Astra, sahibinden Honda Civic, sahibinden Toyota Corolla, sahibinden Ford Focus , sahibinden Mercedes, sahibinden satılık oto, sahibinden BMW, sahibinden satılık Passat…’

Tüm bunların bir anlamı olmadığını düşündü, gözleri doldu. Neyin sahibiyim ki diye düşündü. Bir hayata sahipmişim ama ilanlarda göremediğim için farkında değilmişim!

Sahibinden hasarlı oto aramak ve ticaretini yapmakla geçen ömründe elinde hasarlı bir hayat kalmıştı. Evet o da sahibinden!

Paylaşmak!

Kahramanımız için çok geç sayılabilir. Henüz bu noktada olmayan milyonlara seslenmek istiyoruz. Dünyada herkesin sayılı günleri bulunuyor. Bu günleri dostluklarla, güzelliklerle, iyilikle, paylaşarak, çoğaltarak, sevgiyle geçirebiliriz. Neyi paylaşamıyoruz ki? Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medyada nasıl her anımızı paylaşıyoruz, takip ettiklerimizin mutluluk mesajlarını beğeniyoruz. Tüm bunları sanal hayatta değil gerçek hayatta da yapabilelim. Birbirimizin mutluluğunu beğenelim, paylaşalım.

Yaşamak çok güzel bir duygudur. Lütfen bu duyguyu şairin dediği gibi ciddiye alalım. Yaşamak ciddi iştir gerçekten ama asla mal biriktirmek için zaman ve emek harcamak yaşamak değildir. Çünkü inançlı insanlar bilirler ki Allah insanların rızkını verendir. Rezzaktır!

Elbette çalışmak gerekiyor, elbette bir şeylere sahip olmak da güzel. Fakat hayatın anlamı bunlar değil. Hayatın anlamı paylaşmak, keyif almak, basit sıkıntıları büyük sorun yapmamaktır. Gelecek nesilleri bilgili, erdemli yetiştirebilmektir. Bunun için de örnek bir hayat sürmektir.

Yaşamak ciddi iştir!

Yaşamak şakaya gelmez,

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

bir sincap gibi mesela,

yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,

yani o derecede, öylesine ki,

mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,

yahut kocaman gözlüklerin,

beyaz gömleğinle bir laboratuvarda

insanlar için ölebileceksin,

hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,

hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

hem de en güzel en gerçek şeyin

yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

yaşamak yanı ağır bastığından.

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,

yani, beyaz masadan,

bir daha kalkmamak ihtimali de var.

Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini

biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,

hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,

yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz

en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,

diyelim ki, cephedeyiz.

Daha orda ilk hücumda, daha o gün

yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.

Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,

fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz

belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,

yaşımız da elliye yakın,

daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.

Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,

İnsanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla

yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım

hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…

Bu dünya soğuyacak,

yıldızların arasında bir yıldız,

hem de en ufacıklarından,

mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,

yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,

hatta bir buz yığını

yahut ölü bir bulut gibi de değil,

boş bir ceviz gibi yuvarlanacak

zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,

duyulacak mahzunluğu şimdiden.

Böylesine sevilecek bu dünya

“Yaşadım” diyebilmen için…

Hayatı ciddiye alın!

İşte böyle dostlar! Hayatı ciddiye alın! Kredi borcuyla, ev taksiti ile, araç kredisi ile yani bir hayatımız var o da krediyle bizim noktasına getirmeyelim.

Düşünün yaşayabilecek bir ömrümüz var ve bu ömürde yapabileceklerimiz için şimdiden 20 yıl kredi borcumuz bulunuyor. Yaratıcının bize verdiği ömür kredisi çoğu kişide

banka kredisinin vadesine yetmiyor. Ne kadar hüzünlü, hazin hikayeler okuyoruz.

Genç kalmakla da ilgili bu söylediklerimiz. kendini çok fazla mal mülk edinme hırsına kaptıran kişilerin çok daha erken yaşlandığını ve yıprandığını gözlemliyoruz.

Büyük yatırımlar yapan girişimci kişiliklere değil elbette sözümüz.  Onlar da seçilmiş insanlar. pek çok kişiyle iş imkanı, evlerine ekmek götürmeleri için

kendi hayatlarından fedakarlık yapıyorlar.

Hayatta bir deniz kenarında, bir parkta oturup üç beş kuruş verip çay içemeyenlere sözümüz. Çocuğuna bir dondurma almayıp, kredi taksiti ödemeye çalışanlara sözümüz.

O çocuklar bir daha hayatlarının hiç bir döneminde o yaştaki gibi tat alamayacaklar o dondurmadan çünkü!

Bir kez yaşanan hayatlar!

Yaşanılan her an tekrarı olmayan bir durumdur. Tekrarı olmayan golleri düşünün. Hani stadyumda maç seyrederken bir an dalıp golü kaçırırsınız ya!

Bir daha o golü çıplak gözle görme şansınız yoktur. çünkü golün tekrarı yoktur.

Televizyondan izlersiniz ama onun da stadyumda çıplak gözle gördüğünüz zevki yoktur.

O golü tüm hayatı boyunca golü atan da dahil yalnızca bir kere görebilecektir. İşte o an

hayatın anlamını ifade eden andır. Yaşanmışlık anıdır. Bu an hayatın her alanında bir kere yaşanmaktadır.

Okul sıralarında bir kere oturacaksınız, ilk otomobil kullanma heyecanını bir kere yaşayabileceksiniz,

ilk karne almayı, sünnet olmayı, ilk evliliği vb. Bir kez. Hayat bir kez yaşanır!

Elindekinin kıymetini bilmek, hayatına sahip çıkmaktır.

Bu yazıyı bitirince fark ettik ki site ziyaretçilerimizin bir bölümü gerçekten de satılık ilanları için bizi ziyaret ediyor.

Bu doğrultuda sahibinden Caddy, sahibinden satılık Opel Astra, sahibinden Fiorino,

sahibinden Doğan SLX, sahibinden Kango, sahibinden Ford Fiesta, gibi ilanlar için gelen ziyaretçilerimizden de özür diliyoruz.

Çünkü konumuz gerçekten de satılık değil satılık olmayan şeylerdi.

Son söz, illa bir şeylere sahip olmak istiyorsanız mutluluğa sahip olun!


Like it? Share with your friends!

0
admin

One Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir